TÜGİAD Başkanı Çevikel:  Ekonomide evleviyet enflasyonla savaş olmalı

Ekonomide önceliğin enflasyonla savaş olması gerektiğini tamlayan TÜGİAD Umumi Başkanı Nilüfer Çevikel, çalışanın dahi mutlu olması açısından asgari ücretin artması gerektiğini, ancak bunu yaparken işverenin birlikte desteklenmesi gerektiğini savundu. Bazen bölgelerde işçi çıkarmaların başladığına dikkat çeken Çevikel, asgari ücretteki kazanç yükünün hafifletilmesi ve gündemde olan KGF desteklerinin rahatlık sağlayabileceğini, dile getirdi.

Genişlik sonuç 2004’te meri şişkinlik muhasebesine herkesin hazırlıksız yakalandığını ve alay malay taleple ertelendiğini hatırlatan TÜGİAD Başkanı, “Bugünkü koşullarda uygulanması gerekiyor. Karların düştüğü bire bir ortamda faziletkâr rüsum ödeniyor. Kazanamadığımız paranın üzerinden ödediğimiz rüsum dolayısıyla pres sermayeleri eridi. Pahalılık düzeltmesinin sene sonu itibariyle öne çekilmesi, gibi değilse önce arızi vergi döneminde uygulamanın yürürlüğe girmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Yaş ortalaması 35 olan ve yüzden çok ülkeye tahminî 20 milyar dolarlık dış satım işleyen TÜGİAD, girişimcilik ekosisteminin gelişmesini hedefliyor. Türkiye’nin Avrupa’nın yer canlı nüfusuna ehil olduğunu fakat beşeri sermayesini yeterince kullanamadığını belirten TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, “Gençleri okutuyoruz ama gelişim hayatına kazandıramıyoruz. Kendine güvenen gençler yetiştirebilirsek, aralarından mutlak muvaffakiyetli olacak girişimciler dahi çıkacaktır. Girişimcilik ekosisteminin gelişmesini istiyorsak, gençlerin elini tutmak zorundayız” dedi.

GENÇLERİ İŞ HAYATINA KAZANDIRAMIYORUZ

Türkiye’nin Avrupa’nın genişlik taze nüfusuna sahip olduğunu fakat beşeri sermayesini yeterince kullanamadığını tamlayan TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, “Yaşları 15-24 arasında olan 12 milyon gencin yüzde 27’si, yani 3,3 milyonu ne eğitimine devam ediyor, ne birlikte okuyor. Ancak daha vahimi 3,3 milyon gencin 557 bini darülfünun mezunu. Hangi eğitimde hangi istihdamda olan gençlerdeki umumi ihtişam yüzdelik 27 amma darülfünun mezunlarında azamet yüzde 38’e kadar çıkıyor. Gençleri okutuyoruz amma hisse senedi hayatına kazandıramıyoruz. Gençlere mesleki terbiye vermek zorundayız. Sanayi-üniversite işbirliğinde güzel örnekler var fakat haddinden fazla az. Bunu tamam yurda yaymamız gerekiyor. Kendine güvenen gençler yetiştirebilirsek, aralarından mutlaka kalburüstü olan girişimciler üstelik çıkacaktır. Yani biz girişimcilik ekosisteminin gelişmesini istiyorsak, gençlerin elini burulmak zorundayız” diye konuştu.

G20 GENÇ GİRİŞİMCİLER İTTİFAKI’NDA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDİYOR

TÜGİAD, G20 Dinç Girişimciler İttifakı’nda (G20 YEA) Türkiye’yi temsil eden yegâne STK olduğunun altını çizen Çevikel, “Geçtiğimiz dönme başkanı olduğumu Avrupa Canli Girişimciler Konfederasyonu’nun (YES for Europe) bu zaman başkan yardımcılığını görevini üstleniyoruz. Esasen Avrupa’birlikte 11 ülkeden 300 binden fazla girişimciyi entrika fail Avrupa Birliği Zinde Girişimciler Organizasyonu’nun da (JEUNE) Başkan Yardımcılığı bizde. 1993 yılından beri Brüksel’de daimi tıpkı temsilcimiz bulunuyor. Antrparantez 84 ülkeden 200 bin zinde iş kadını ve adamını garaz kayran Akdeniz-Ortadoğu Genç Girişimciler Ağı’nın (MAME) kurucusu ve umumi heyet üyesiyiz. Tendürüst girişimcilerimizin Türkiye’deki ve dünyadaki sesi namına Türk canlı girişimcisini dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

İHRACATTA TASAVVUR FAZILETKÂR TEKNOLOJİ OLMALI

Dış tecim açığının iri iş olduğunu nâkil Nilüfer Çevikel, ithalata bağımlılığın bitmeme ettiğini fakat faziletkâr teknolojiye, Ar-Ge’ye, inovasyona ve markalaşmaya dayalı ihracatın artması halinde açığın kapanabileceğini vurguladı. İş dünyasına sağlanacak girdi maliyet odaklı desteklerle istihsal, ihracat ve istihdam merkezli büyüme sürecinin global yavaşlamaya rağmen ivme kazanacağını belirten Çevikel, şöyle devam etti:

“Geçtiğimiz yıl 250 bilyon dolarlık rekor ihracat hedefini gerçekleştirdik. Tam, efdal teknolojili dış satım oranını birkaç yıl içre yüzdelik 5’e, 10 yıl içinde dahi yüzdelik 15’e tarh hedefimiz olmalı. Bizim altyapımız buna akıllıca. Ayrıca, mekansal planlama da yapmalıyız. Türkiye’nin mecmu yüzölçümü içerisinde sanayiye ayrılan behre binde 3. Bu ihtişam Almanya’bile yüzde 4,44 iken OECD ülkelerinde yüzde 2,5 İtalya’da ise yüzdelik 2,15 civarında. Türkiye’nin mekansal planlama ilkeleri doğrultusunda eğri ekonomisine dair yüksek teknoloji yatırımları ile büyümesi, hedeflerine elan hızlı ulaşmasına iri ulama sağlayacaktır.”

KUR, ŞIŞKINLIK BÜYÜKLÜĞÜNDE ARTMAYINCA İHRACATÇI FİYATLAMA YAPAMIYOR

İhracatta elde edilen avantajı riske atan konuların başında maliyet artışlarının geldiğini vurgulayan Nilüfer Çevikel, “Erke ilkin oluşmak üzere işletmeleri zecrî maliyetlerle karşı karşıyayız. Şişkinlik yemeden içmeden Türkiye’nin değil, cümle dünyanın sorunu. Enerji benzeri kaime meselesi. Ancak burada döviz kurları sanayici açısından önem yer ediyor. Enflasyon büyüklüğünde artmayan aynı kur, ihracatçıyı fiyatlama üzerine sıkıntıya sokuyor. Bunu özellikle dokuma ve hazır giysi sektörleri kalkmak amacıyla içten hissetmeye başladık. Burada tıpkısı denge yakalanmazsa, başlayan sipariş iptalleri henüz üstelik artacaktır” dedi.

SANAYİCİNİN ENERJİ YÜKÜ HAFİFLETİLMELİ

Rekabette sahada alçak kaybetmemek üzere mutlak suretle krediye erişimin henüz niteliksiz ağıl getirilmesi gerektiğini savunan Çevikel, “İş dünyası güven amacıyla bankaların kapısını çaldığında nev zorluklarla karşılaşıyor. Güven çekmek üzere hem yüksek repo ödemeyi akseptans ediyor, hem dahi varı yoğu ne varsa tutu ettiriyor. Türkiye’nin bu şekil finansman sistemini aşması gerekiyor. KGF ve Eximbank destekleri makro ancak daha bile artırılmalı. KGF kefaleti ile kullandırılan kredilerden çıktı eşhas ve banal ölçekli işletmeler faydalanmakta. Ölçülü ölçekli firmalar emniyet finansmanına ulaşmakta gravite çekiyor. Sunulan desteğin genişletilerek itidalli ölçekli firmalarında pres ve dış satım kredilerinden elan fazla faydalanmaları sağlanmalı. Antrparantez, herhangi bir hangi büyüklüğünde desteklenmiş edilse da doğalgaz ve zindelik üzerindeki rüşvet yükü özgür suretle azaltılmalı. Resesyonun basamak seslerinin arttığı ve rekabetin kızıştığı ayrımsız ortamda sanayicimizin enerji yükü hafifletilmeli. Bunun antrparantez enflasyona üstelik fazlalık katkısı olacaktır” açıklamasını yaptı.

ENFLASYON MUHASEBESİ YAPILMALI

Enflasyonist ortamın dahi etkisiyle münezzeh kaynakların erimeye başladığını, finansman sorunu büyüdükçe işletmeleri iflasa dahi sürükleyecek ayrımsız etkinin bahis konusu olduğuna ilgi calip Çevikel, “Özgür suretle işletmelerin günahsız kaynakları güçlendirilmeli. Emniyet ile finansman sorunu aşılamıyorsa, halka bildirme konusunda teşvikler artmalı. Farklı yandan, işletmelerimiz mali tablolarında şişkinlik düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın 31.12.2023 tarihinde şişkinlik düzeltmesine bağımlı tutulacak. Fakat var olan faziletkâr enflasyon nedeniyle pahalılık muhasebesinin aynı an ilk uygulamaya geçirilmesi gerekiyor” dedi.

YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARININ TEŞVİK EDİLMESİ GEREKİYOR

Türkiye’nin özgür suretle yenilenebilir enerji yatırımlarını katlayarak büyütmesi gerektiğinin altını çizen Çevikel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son yıllarda devir ve rüzgarda benzeri ivme yakalandı ancak Avrupa’daki erke krizi bize gösterdi ki, taşıl yakıtlarda yurtdışına tabiiyet çok okkalı emir sorunu haline gelebiliyor. Genişlik aşkın doğalgaz aldığımız Rusya ve İran’la benzeri diplomatik dava yaşanması halinde, Avrupa’nın yaşadığının henüz ağırı bizim başımıza gelebilir. Zımnında yatırımcının yenilenebilir enerjiye henüz aşkın yönelmesi için teşvik edilmesi gerekiyor. Son 2-3 yıldır müteşebbislerin enerjiye olan ilgisinin azaldığını görüyoruz. Hem verilen desteklerin azaltılması hem üstelik regülasyonların sürekli değiştirilmesi yatırımcıyı uzaklaştırıyor. Bu noktalarda adımların atılmasını bekliyoruz.”

BILICI GÜCÜ YÜKSELTİLMEDEN ZAMMIN ÖMRÜ KISA OLUR

Çalışanların şişkinlik altında ezilmemesi için asgari ücrette yapılacak bindirim oranına değinen Nilüfer Çevikel, sene böylelikle yüzdelik 60 civarında ayrımsız remiks olacağı yönünde hesap yaptıklarını söyledi. Ancak, çalım gücü yükseltilmeden, enflasyona illet olan koşullar ortadan kaldırılmadan asgari ücrete yapılacak rastgele zammın ömrünün gücük devamlı olacağının altını çizen Çevikel, sözlerinin devamında şu sözlere kayran verdi:

“2021’in mesafe ayında de minimum ücrete yaklaşık yüzdelik 50 oranında remiks mamul ve mahiye 2 bin 825 TL’den, 4 bin 253 TL’ye çıkarılmıştı. Bu zammın dahi işe yaramadığını, orak ayı ayında duruluk bindirim geçmek zorunda kalındığını hepimizi biliyoruz. Demincek meydanlık zam bile merhem olamadı. Tıpkı kısır döngünün içine girilmemesi gerekiyor. Elbette çalışanların dolgunca maaşlar almaları oylumlu ancak sürekli küsurat iştirakçi maliyetinin dahi işverene yükü iri oluyor. Özellikle enerji olmak için taşımalık, iblağ, besin, hammadde, istif maliyetleri küsurat işletmeler üzere işçi giderleri çıktı katlanılamaz tıpkı boyuta ulaşacaktır. Minimal ücretteki artım yükü hoppadak işverene bırakılmamalı, bunun aynı kısmını kamu üstlenmelidir. Zaten say pahal sektörlerde ihracattaki iptaller nedeniyle Anadolu’de işten çıkarmalar başladı, üstüne bire bir bile erdemli minimal ücret zammı gelirse henüz balaban etkisi tamam. Ayrıca, işçi maliyeti mütezayit işletmeler bunu ürünlere tutkun yansıtacak. Yani enflasyonu birlikte aracısız etkileyen aynı kapsam söz konusu.”

EYT TAZMİNATLARINA ÖZEL FİNANSMAN DESTEĞİ VERİLEBİLİR

Türkiye’nin vakayiname ağıl mevrut sorunlarının çözümünün sunu çok iş dünyasını mutlu edeceğine aksan yapan TÜGİAD Umumi Başkanı Nilüfer Çevikel, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) meselesinin buna bir örnek olduğunu dile getirdi. Bu sorunun yakında çözüleceğini öngördüklerini vurgulayan Çevikel, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Burada işverenler açısında kebir iki laf var. Birincisi, EYT’yi adalet edenlerin işlerini tevdi yerinde bati benzeri deneyimli müteharrik kaybı olacak. İşletmeler büyümüş personelini EYT sonrası kaybederse, yerlerine eskimemiş elemanları koyması gücük sürede bayağı olanaksız. İkinci sıkıntı ise EYT’lilere ödenecek kıdem tazminatları işletmeler açısından risk olacak. Zaten finansman üstüne mesail aşılamamış, işletmeler maliyetler altında eziliyor. Bir üstelik bu aylı tazminatlar ortaya çıkma. İşletmelerin uymazlık ortada olmaksızın bu süreci atlatabilmeleri için EYT tazminatlarına hususi finansman desteği verilebilir. EYT kapsamında tekaütlük süreçleri belirlenirken emekliliğe istihkak sürelerinin kademeli geçiş şeklinde dikkate alınmasını öneriyoruz. Bu anlamda evvel işe antre tarihi 1997 yılı olanların 2023 yılında, 1998 yılında olanların 2024 yılında, 1999 yılında olanların ise 2025 yılında emekliliği adalet etmelerinin sağlanması, işletmelerin üzerindeki kıdem tazminatı yükünü hafifletecektir. İlaveten işletmelerin üstünde doğacak olan bu bayrılık tazminatı yükünün bankalar aracılığıyla prefinansman modeliyle sağlanması öngörülebilir.”

Share: