Kriz altındaki babanın arz keder duası

Asrın felaketi yerine adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay ve Gaziantep’te fariza eden Rize Belediye İtfaiyesi’nde işyar İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman unutamadığı o anları anlattı.

Depremi öğrendikleri anda hazırlıklarını tamamlayarak 17 kişilik bir ekiple Rize’den yola çıkarak Gaziantep’in Nurdağı ilçesindeki taharri kurtarma çalışmalarına katıldıklarını tamlayan İsmail Karaosman, depremin 2. günü eşini ve 2 çocuğunu depremde kaybetmiş olan aynı babaya çökme altında ulaştıklarını ve depresyon altında mütezayit babanın oğlu için kendisi öldükten sonradan kriz altında korkmasın diye niteleyerek önce evvel onun ölmesi amacıyla dua ettiğini ve bunun kendisini çokça etkilediğini söyledi.

“Tıpkısı çağa çıkartmıştım, şu an aklıma geldikçe bibi gülüyorum”

Kriz altından hareketli çıkarmanın çokça evire çevire bire bir ihtisas olduğunu fakat ondan bilahare depremzedenin yaşadıklarını düşününce hüzne kapıldıklarını tamlayan İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman, “Faal fark etmek çokça farklı bire bir ihtisas. İçinde hem güvenilmez tıpkısı bahtiyarlık oluyor tıpkısı birlikte o insanın yaşadıklarını ve hissettiklerini düşününce onun hüznünü üstelik yaşıyorsun. Tıpkısı insanı kurtarmak cidden çok muhteşem aynı önsezi ama çıkardığın insanın namına kendini koyduğun ahit bir üstelik biberli hissediyorsun. Çünkü çıkardığımız seçkin yaşama ailesiyle alay malay çıkmıyor. Bunun tamlık anlamıyla ayrımsız tarifi yok. Toplamda 6 kişi etken çıkardık oradan. 100’ün üstünde ceset çıkardık. Bazılarının mutluluğu var hüznü olanda var. Bir bebek çıkartmıştım, şu dakika aklıma geldikçe bibi gülüyorum. O bebeğin çıkışı, onu kucağıma alışımı, o kalp çok domuzuna bire bir his. Ben gülüyorum, arkadaşım ağlıyor. Aradan 5 dakika geçiyor, ego düşünmeye başlıyorum bu defa ego da ağlama başlıyordum” ifadelerini kullandı.

“Oğlum benden evvel ölsün yoksa depresyon altında serbest kalırsa korkar”

Kriz altında ulaştıkları aynı babanın sözlerinden haddinden fazla etkilendiğini rapor fail Karaosman, “Orada ayrımsız defa duygudaşlık kurdum. Bizim işte duygudaşlık inşa etmek çokça tehlikelidir. Sakıncalıdır amma tıpkı ağababa adına kurdum empatiyi. Depremin ikinci günüydü ihbar geldi bize, faal var diye niteleyerek. Oraya doğru gittik. Depremzede 3 yahut 4 kat aşağıdaydı. Yukarıdan delip yanına inip konuşuyoruz. Adam kolonun altında kalmıştı. 2 çocuğu ve eşi mevt etmişti. İnsana bire bir şekilde maneviyat vermeye çalışıyoruz. ‘Ego buradan asla çıkamayacağım’ düşüncesindeydi. Onu kurtarma esnasında bunu daima söylüyordu. Ben de bilcümle şunu diyordum, ‘Yahu ben seni Rize’den buraya yetirmek üzere geldim. Bak seni burada bırakmayacağım. ya bu arada çıkacağız ya burada kalacağız’ diyordum. Bu şekilde diyaloğumuz olmuştu. 2 çocuğundan bahsetmeye başladı. Bana, ‘Abi sana tıpkısı öz söyleyeyim mi? Oğlum bu sabah öldü biliyor musun’ dedi. Ben o aleniyet hiçbir özdek diyemedim. Boğazımda yutkunup kaldım. Çocuğunun kanaması vardı. Depremin 24 saatini atlatmıştı. ‘Ego ikimizin da burada öleceğini biliyordum. Ikmal namına çok aşağıdaydık, hem birlikte sesimizi kimsenin duymayacağından emindim. Dışarıda ki olayları dahi hesap ediyordum’ dedi. Tek tıpkı öz için dua ettiğini söyledi. O dahi ‘Oğlum benden geçmiş ölsün’ reşit. O an kendimi adamın yerine koydum. Şunu düşündüm tıpkı babaya bunu hangi söyletebilir. Burada serbest kalmasın düşüncesindeydi. ‘Yalnız kalırsam ben kalayım, oğlum serbest tarz korkmasın’ Sağlıklı çıkardık onu oradan. O fenomen beni çok etkiledi” diye niteleyerek konuştu.

“Bebeği çıkartmakta yaşadığım kalp tarif edilemez”

Gerileme altından bir bebeği çıkartırken yaşadığı duygunun tarif edilemez olduğunu belirten Karaosman, “Bizim himmet yaptığımız enkazın taraf enkazından bire bir gürültülü olduğunu öğrendik. Oraya geçtik, içeriden bire bir kadının sesi geliyordu ama Türkçe on paralık bilmiyordu. Türki alim bir Suriyeli yâren bulduk. İçeride 3 can olduğunu söyledi. Eşinin, çocuğunun ve kendisinin olduğunu söyledi ancak eşi ilk depremde vefat etmişti. Tıpkısı tünel açmaya başladık. Hem saksı fenerimiz hem üstelik el fenerimiz vardı. Dışarıda ki çevirmen arkadaşa ışığı gördüğü anda bize ses vermesini söyledik. Benzeri 4,5-5 metre gittikten sonradan karı ışığı gördüğünü söyledi. Süfli bire bir delikten mum tuttuğumda bana başının yıldızlı olduğunu hakeza geçmek istemediğini söyledi. Başımdaki bandanayı çıkartıp o aralıktan içeriye attım. İlk önce kollarımı uzattım ve bebeği kollarıma koymasını istedim. Fakat düzlük çok dardı. Ben da arkadaşlardan ayaklarımdan tutup beni yukarıya çekmelerini istedim. Sonunda zincir yapıp beni dışarıya çıkarttılar. Bebeği çıkartmakta yaşadığım duygu tanım edilemez. Sonra enkaza tekrardan girip kadından ellerini uzatmasını istedim. Tabi benim seçkin dediğim haricen çeviriyorlar. Sonra bileklerinden tuttum ve bire bir şekilde zincir kabilinden çektiler beni. İkisinin bile sağlığı haddinden fazla iyiydi” şeklinde konuştu. – RİZE

Share: