Amasya Çambükü’nde Otlak Alanları Ellerinden Alınan Kadınlar: “Bu Kadınlar Sebep Direniyor, Illet Ağlıyor Diye Niteleyerek Gelip Bize Sormuyorlar”

GENÇAĞA KARAFAZLI

Amasya’nın Taşova ilçesine ilişkin Çambükü’nde köylülerin, mera alanlarına yapılacak tevhit uran bölgesine (OSB) karşı direnişi sürüyor. Çambükülü kadınlar, “Tığ Çambükü kadınları kendisine nöbetimize devam ediyoruz. Çambükü kadınları hala beklemekte, OSB’ nin köyümüz için kavisli meydan olduğunu anlatmak için bibi uğraşlar veriyorlar. Acaba bunlar bozukluk savaşım ediyor, illet kadınlar bu büyüklüğünde direniyor, illet kadınlar bu kadar ağlıyorlar, neden karşılar diye sormuyorlar” dedi.

Amasya’nın Taşova ilçesine tutkun Çambükü köyünde otlak alanlarına tevhit sanayi bölgesi (OSB) yapılmasına cebin köy halkının tepkisi devam ediyor. Çambükü köyü kadınları, cemaziyelevvel Çambükü Köy Konağı’nda tıpkısı araya gelerek açıklama yaptı.

“BİZ HANGİ MEMLEKETİN EVLATLARIYIZ ÜSTELIK BİZE VERDİĞİ ARAZİYİ GERİ ALIYOR”

Köy Muhtarı Fatma Celep, şunları söyledi:

“Bütün Taşova’ya pankartlar açtılar ‘Çambükü’nün yalanları, OSB’nin doğruları’ diye niteleyerek. Çambükü’nün yalanlarını Sayın Valimiz söylesin, önceki bizim köyümüze gelsin sonradan bile Çambükü’nün yalanları neyse söylesin. Henüz tığ bire bir apaz zürriyet ekmedik, neredeymiş bize verdiği 1500 dönüm yerey? Esnaflar bize hakeza diyor, anca yalanlarla esnafları kandırıyorlar. 1500 dönüm vadi bize verse yerimiz olsa biz elhak OSB’ye alın değiliz. Biz OSB’ye o büyüklüğünde henüz yerimiz olsa veririz ama bizim yerimiz yok. Sayın Ilçebay Satma bize diyor kim ‘iki ırmağın arasını size yerey yapacağız’. Ne ahit yapacak 10 sene bilahare mı? Şimdi herkesin teşrinievvel zamanı herkes ekiyor. Tığ ne devir ekeceğiz? Gölbaşı köyünde hep meraları kaynak arazilerinden veriliyor, bizim köyümüze da 1995’te verilen arazilerimizi Sayın Vali alıyor. Tığ ne memleketin evlatlarıyız de bize verdiği araziyi alıyor de Suluova’evet verdiği araziyi köylülere dağıtıyor?

“ZENGİNLERE PEŞKEŞ Mİ ÇEKİYORSUNUZ?”

Merzifon’dan, Samsun’dan Türkiye’nin herhangi bir aracılığıyla kalkıp Çambükü’ye geliyorlar. Ne geliyorlar, yer satılıyormuş diyorlar. Sen OSB mi yapıyorsun bizim köyümüzden yer mı dağıtıyorsun? Demincek sen dersin ki ‘biber dolması söylüyorlar’. Biber Dolması söylemiyoruz, geliyor evimizin uğrunda makine duruyor, ‘OSB açılıyor demiyor, Çambükü’nde arsa satılıyormuş yer alacağız’ diye Çambükü’ye geliyorlar. OSB mi kuruluyor yer mı dağıtıyorsunuz? Zenginlere peşkeş mi çekiyorsunuz, getirim mı sağlıyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Çambükü’ye mevrut arsa soruyor Sayın Valim. Sayın şehremaneti başkanım, sayın kaymakamım size sesleniyorum. Yer mı OSB mi hangisi akıllıcasına?”

“ÇAMBÜKÜ’YE GELİP BU KADINLAR NEDEN BU BÜYÜKLÜĞÜNDE AĞLIYOR DİYE SORMUYOLAR”

Serpil Dönmez isimli üretici ise şunları söyledi:

“Tığ Çambükü kadınları namına nöbetimize bitmeme ediyoruz. Dışarısı soğuk olduğu amacıyla bu nöbet merbut tıpkı alanda bekliyoruz. Taşova esnafı ve OSB amacıyla uğraşan kişilere ve Ilbay Beye seslemek istiyorum. Çambükü kadınları bibi beklemekte, OSB’nin köyümüz için hatalı düz olduğunu tefhim etmek amacıyla hala uğraşlar veriyorlar. Ego merak ediyorum illet gelip birlikte Çambükü kadınlarını dinlemiyorlar. Acaba bunlar hastalık savaşım ediyor, illet kadınlar bu büyüklüğünde direniyor, bozukluk kadınlar bu büyüklüğünde ağlıyorlar, sebep karşılar diyerek sormuyorlar. Bu OSB’nin yapılması için baya uğraştılar ettiler, çokça el değil gelip dahi gözlerine göre tıpkısı Çambükü kadınını uymak. Bu büyüklüğünde uğraşmalarının, bu kadar mücadele vermelerinin nedenini aramak edisyon değil. Hepsinin kız kardeşi var, anası var, bacısı var onlar sormuyor mu acaba Ilbay Eş’e ya da Taşova’daki çıkışlı kişilere hiçbiri sormuyor mu acaba bu Çambükü’nün kadınları niye bu büyüklüğünde çok bağırıyor? Bu kadınlar sadece toprağı amacıyla savaşım ediyor. Takkadak tarımla ve hayvancılıkla beslemek istediğini anlatmaya çalışıyor. Hepsine soruyorum ve hepsinden dahi karşılık bekliyorum, bunu anlamamak için hastalık bu kadar direniyorlar. Tığ OSB’ ye karşı değiliz, OSB’nin kavisli alan olan Çambükü’nden kaldırılmasını istiyoruz.”

“77 YAŞINDAYIM NEREYE GİDECEĞİM BU YAŞTAN SONRA?”

Döndü Dönmez ise “Hangi yapalım tığ gidecek yerimiz yurdumuz bulunmayan. Ekecek biçecek yerimizi elimizden aldılar, avuç içi büyüklüğünde tıpkı köyümüz vardı. Ağaçlarımızı, meyvelerimizi kesti aldı elimizden. Bahar geldi denk yapacaktık, nereye yapacağız gelsin saha göstersinler bize. Bizim elimizden tutan yok hangi istediler bizden. Halimizi derdimizi kime anlatacağız? Kayran göstersinler gidelim tıpkısı yere, göçelim nereye gidersek, 77 yaşındayım nereye gideceğim bu yaştan bilahare?” dedi.

“EKMEĞİMİZİ ELİMİZDEN ALDINIZ ÇOLUĞUMUZ ÇOCUĞUMUZ NE YİYECEK?”

Leyla Dönmez ise şöyle konuştu:

“Sayın Valimiz, bizi nereye gönderiyorsunuz siz tığ hangi yapacağız? Tığ kâmil insanlarız bundan sonra nereye gitmemiz lazım? Bizim değme şeyimizi söktünüz aldınız, elimizden ekmeğimizi aldınız bizim çoluğumuz çocuğumuz var onlar ne yiyecek ne yapacağız tığ onları? Sayın Cumhurbaşkanım sana sesleniyorum hastalık bize eş çıkmıyorsunuz? Suriyelileri getirip dolduruyorsun, sahip çıkıyorsun birlikte bizi ne görmüyor gözlerin Sayın Erdoğan? Illet bize hakeza yapıyorsunuz biz nereliyiz? Bir Zamanlar beri Türkiye’nin insanıyız, tığ sizin insanlarınızız, size alın gelmiyoruz, her yere erbap çıkıyorsunuz da illet bize sahip çıkmıyorsunuz? Ağlıyoruz geceleri uyuyamıyoruz sabaha kadar. Yeter bundan sonra bizi bize bırakın, bizim topraklarımızı bırakın çekilin daha çok, kimseniz gidin üstümüzden.”

“BİZ BURADA AĞLAMAKTAN ÖLDÜK DEVLETİM DUYSUN SESİMİZİ ARTIK KÂFI”

Hayriye Celep, “Biz burada ağlamaktan öldük, kadınlar ağlıyor ama lütfedip üstelik bizim yanımıza tıpkı kat gelmediniz. Diyorlar kim ‘ayak evre gezdiler OSB yapacağız ne diyorsunuz diye herkesin fikrini aldık’ diyorsunuz ama bizim köyümüze gelip dahi bizim fikrimizi almadınız. Tığ dozerler girdiği zaman öğrendik. Devletim duysun sesimizi artık yeter. Sayın vali bize iki ırmağın beyninde toprak yapacakmış, oraya firez ekecekmişiz. Irmak taştı mı orayı alıp götürüyor, silip süpürüyor zaten. O büyüklüğünde uygunsa OSB’yi iki ırmağın arasına yapsın. Bizim arazimizi bıraksın iki ırmağın arasına yapsın” diye niteleyerek konuştu.

Ayşe Iç Oğlanı ise “Gelsinler bize saha göstersinler benzeri tarafa gidelim burayı da onlara bırakalım, kulakları duymuyor herhalde biz kaltaban değiliz. Bütün acun sesimizi duydu bunlar duymuyor. Hep Türkiye duydu elini uzattı bize, bu vali kaymakam duymuyor, işitmiyor” ifadelerini kullandı.

“KADINLARI SAÇLARINDAN SİZ SÜRÜKLEDİNİZ”

Güler Yılmayan, şunları söyledi:

“Sayın Cumhurbaşkanım Tayyip Erdoğan, Sayın Emine Erdoğan, bizi dünya halk duydu tığ her lafımızın başında sayın diyerek devletimizden yardım istedik, bizi duyun, bizi görün. Ama sayın Cumhurbaşkanımın atadığı Ekincilik Bakanı, valisi, belediye reisi, kaymakamı koskoca Cumhuriyet’in makamlarındaki insanlar küçücük Çambükü köyüne gözlerini dikip OSB yapmaya değişmeyen verdiler. Çambükü’yü duymadan, görmeden, körlemeden, gelip danışmadan. Biz Türkiye Cumhuriyeti topraklarında canlı insanlarız, tığ gökten düşmedik. Bütün gibi tığ dahi ekmeğimizi, rızkımızı bu topraklarda fiilen kazanıyoruz. Sayın Ilbay’nin kapısına gittik, o makamda benimsenmek basit Sayın Valim, herkes takım elbise giyer amma öncelik kadınlara bittabi davranılacağını bilmektir. Kaymakamın kapısına gittik derdimizi anlattık, o de ‘beni üstten sıkıştırıyorlar’ dedi. Anne süprüntüler sizsiniz. Yalanlarınızın arkasına sığınarak Çambükü’hangi hakaret ediyorsunuz. Sabahın beşinde bin modül askeri siz diktiniz sayın valim tığ değil. Anaların saçlarından siz sürüklediniz biz değil.

“HASTALIK 2 BİN 750 EFSANEVI NAMEVCUT EDİLEREK OSB YAPILIYOR?”

Çocuklarımıza varana kadar yerden yere çarptınız, saçlarımız yolundu, bu dahi mı hile. Kırk almanak kırk pare koz ağacım kayınpederim dikti çocuklarıma ki yesinler diye bunlar dahi mı domates dolması. Yirmi yılda şu Taşova’yı tığ mi kurtaracağız? Bu devlet var yirmi yıldır, şimdiye büyüklüğünde Taşova’nın TEKEL’i vardı, Suluova’dahi pancar fabrikası vardı nereye gitti? Çambükü köyü mü Taşova’yı kalkındıracak? Ego onu bunu bilmem köyü milletin efendisidir, Celil Alemdar Atatürk’ün dediği gibi biz kendi topraklarımızda dinamik insanlarız, Türkiye kadınları ektikçe, ürettikçe vardır. OSB diyerek temas tarafı karalamayın, tabiat bitiyor, zooloji bulunmayan oluyor, ekincilik yok oluyor, hayvancılık bulunmayan oluyor. Devletimin o kadar arazisi varken illet 2.750 ser hayvan yok edilerek OSB yapılıyor?”

“20 DEVLETİMİZE GÖRÜŞ VERDİK, KARŞILIĞI BU MU?”

Nazmiye Dönmez, “Ben 1956 doğumluyum, bu köyde doğdum büyüdüm daha ilk böyle ayrımsız şeyle karşılaşmadım. Tığ kadınlar, erkekler, köylüler yerine özlük kendimize çalışıp karşı terimizle geçiniyoruz. Ben cumhurbaşkanımızdan ve Emine Erdoğan’dan ayrımsız talepte bulunacağım, ben tıpkı martir bacısı kendisine, bire bir martir halası olarak lütfen bize yardım etsinler. Biz yirmi senedir devletimize rey verdiysek karşılığı bu mu? Ego köyümü istiyorum, tığ köyümüzü seviyoruz” diye niteleyerek konuştu.

“HER ŞEYİMİZ TOPRAĞIN ALTINDA KALDI”

Gülfer Dönmez, “Topraklarımızı aldılar, emeğimizi aldılar hepimiz boşta kaldık. Topraklarda oturmaktan böbreklerimiz hasta olduk, doktora gidiyoruz hepimiz efsus değil mi? Köylülerimize efsus, toprağımıza yazık. Ne cevizimiz kaldı hangi meyvemiz ne tıpkısı şeyimiz. Seçme şeyimiz taşın toprağın altında kaldı yazık değil mi? Gençlerimiz yerlerde süründü, yapmayın hakeza gençlerimizi yıkmadın dedik kafa edemedik. biraz sunum er aniden dövdü çocuklarımızı eyvah değil mi onlar üstelik askere gidecek onlar bile mı öyle yapacak oralarda? Bize çok eziyet yaptılar, yazık köylülerimize” dedi.

“HIMMET OLMADAN KEMIRMEK OLANAKSIZ, TARIM OLMADAN EVDE SAVSAKLAMAK OLANAKSIZ”

Ahırın süresince yetiştirdiği kucak ve kuzularıyla birlikte yetkililere seslenen Güler Yılmaz ise şunları söyledi:

“Sayın Valim, bu kuzuların geleceği mümteni mı? Bu kuzuların yoncasını, mısırını, arpasını, buğdayını hepsini dürdünüz, dozerleri soktunuz. Bu hayvanların meralarını üstelik elinden aldınız, gönül hakkını bile elinden aldınız. Bunlar bize tığ bile toprağa bağlıyız, çalışalım ki hayvanımıza bakalım, evlatlarımıza bakalım, devletimize sınırlı olalım, milletimize sınırlanmış olalım, çalışalım. Türe hususiyet türe istiyoruz Sayın Valim. Size etkin doğruluk bize da işlesin. Çok yerim olsa seve seve OSB için veririm dedim Sayın Valim amma yerimiz yok bunu anlamıyorsunuz, takip etmek istemiyorsunuz. Mücahede olmadan aşindirmak olmaz, tarım olmadan evde atlatmak olanaksiz. Ekeceksin biçeceksin kim Tanrı verecek Sayın Valim, efsus etmeyin şu kuzulara koyunlara.”

Share: