Bala ve Ergen Can Kuşu Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Büşra Münezzeh Açıklaması

Düzce Üniversitesi (DÜ) Tababet Fakültesi Terbiye Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk ve Akil Baliğ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi, sarsıntı gerçeğinin çocuklarla konuşarak aşılması gerektiğini, gizlemenin imtina etmek ve kaygıyı henüz birlikte arttıracağını söyledi.

Arı, yaptığı kayıtlı açıklamada, depremlerin yetişkinlerde ve çocuklarda sebep olabileceği balaban travmatik belirtilerin kalımlı ayla dönüşebileceğini tabir etti.

Özellikle hasis çocukların hareket bilgisine cemaat olmaması halinde gelişen sorunların bilinçaltına yerleşerek, ileriki yaşlarda elan büyük problemlere kez açacağını vurgulayan Halis, belirtilerin, yaş, iş dönemi, travmanın şekli yahut deprem bölgesine uzaklıkları kabil faktörlere merbut değişebileceğini anlattı.

Öz, afeti tüvana yavru ve ergenlerin günce yaşamını ve ruh sağlıklarını etkileyen sorunların başında korkunun geldiğine değinerek, “Depremi yine sevimli korkusu ve sonsuz alesta olabilirler. Kabus görebilir, uykuya dalmakta ve sürdürmekte meşakkat çekebilirler. Depremi hatırlatan yerlerden, kişilerden veya etkinliklerden kaçınabilirler. Ebeveynini, arkadaşlarını yahut evlerini kaybeden füru, üzüntü ve yas duyguları yaşayabilirler.” ifadesini kullandı.

Travma sonrası stres bozukluğu sürecinde çocuklarda daim utanmak ve hastalık duygularının görülebildiğine dikkati çeken Öz, kayıp ve titreme kıpırdak çocuk ve ergenlerde can sıkıntısı gelişebildiğini aktardı.

Öz, sürecin kendini sıkıntı, motivasyon eksikliği, umutsuzluk, uyku ve iştiha sorunları şeklinde gösterebileceğine değinerek, çocukların, güvenme, bağlanma ve güvende hissetmede zorlanma üzere belirtilerinin otama edilmediği takdirde dokuncalı alışkanlıklara bağımlılığın görülebileceğini kaydetti.

Meslek öncesi dönemde akak ıslatma, çöz kontrolünün kaybı, ağız tatsızlığı, lüks duyarlılık, inç emme, keski yiyecek, anneye lüks bağlılık, mübayenet kaygısı, hareketlilikte artma ya birlikte eksilme, bekâr yatamama belirtilerin ortaya çıkabileceği bilgisin paylaşan Öz, ekol çağı çocuklarında bile analog durumların yaşanabileceğinden bahsetti.

Depremi anlatırken niteliksiz ve korkutucu sıfır kurgu kullanın

Münezzeh, ergenlik çağı döneminde ayrıca çevreden soyutlanma, içe kapanma, hınç, saldırganlık, riskli vaziyetler, akademik başarıda düşme, okula devamsızlık etme, ilgi sorunları şeklinde kendini gösterdiğine işaret etti.

Hareket bölgesinde olan, sarsıntıyı hisseden veya konuşulanlardan, görüntülerden depremi duyarak etkilenen füru ile temas etmek gerektiğinin altını çizen Günahsız, “Çocuklarla konuşmamak, olayları peçelemek ürkmek ve kaygıyı henüz üstelik arttıracaktır. Müşavere yapmadan geçmiş çocukların duygularını düşüncelerini dinlemek gereklidir. Konuşmayan çocukların duygu ve düşüncelerini resimlerinden yahut oyunlardan anlayabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Günahsız, depremi anlatırken cılız ve korkutucu sıfır açar kullanılmasının önemine aksan yaparak, şunlar kaydetti:

“Meslek öncesi dönemde zelzele somutlaştırılarak oyunla anlatılabilir. Daha balaban füru ev dışında artık ara geçirdikleri üzere elan aşkın bilgiye maruz kalırlar. Bu dönemdeki çocuklarla depremle ilgili konuşurken, vadi kabuğunun hareketliliği ve depremin nasıl bir natür olayı adına ortaya çıktığı anlatılabilir. Bilgilendirilen çocuğun ihtiyacı, güvende olduğunu hissetmektir. Zat evi, okulunun güvenliği ile ilişkin ne kabil önlemler alındığını çakmak çocuğu rahatlatabilir.”

Zelzele bölgesinden gelen öğrencileri etiketleyici terimlerin kullanılmaması gerektiğini birlikte dile getiren Halis, sarıklı ve velilerin, bu çocuklardan “yeni arkadaş” olarak bahsetmesi, aile sahibi öğrencileri, ısıdam ve müspet davranmaya, oyunlara nida etmeye isteklendirme etmesi tavsiyesinde bulundu.

Share: