690 yıldır ayakta, kılıçla hutbe geleneği bu camide yaşatılıyor

– 690 yıldır ayakta, kılıçla hutbe geleneği bu camide yaşatılıyor

KOCAELİ – Kocaeli’birlikte 14. yüzyılda nesir edilen ve Türkiye genelinde kılıçla hutbe geleneğinin yaşatıldığı beş altı camiden birisi olan Orhan Cami tarihi dokusu ve manevi iklimiyle kendine hayran bırakıyor.

Osmanlı İmparatorluğunun ikinci padişahı Orhan Gazi döneminde mensur edilen ve 1332 yılından günümüze kadar gelen Orhan Cami, Türkiye’bile kılıçla hutbe ödeme geleneğinin yaşatıldığı camiler ortada yer alıyor. İzmit ilçesi Camialtı Sokak’ta mevcut ve asırlara vadi okuyan ecdat yadigarı cami, kenti konuşma eden evcil ve yabancı turistlerin yol uğrağı noktası haline geldi.

“Selçuklu mimarisine makul şekilde yapılmıştır”

Tarihi camide imamet görevini tay tay arabası Kenan Yılmaz, “Kocaeli denildiğinde akla geçmiş gelen ilçemiz on paralık lacerem ki İzmit’tir, İzmit denildiğinde üstelik hem akla evvel mevrut camimiz hem bile yeryüzü eski tarihi bina Orhan Cami’dir. Camimiz 1330’lu yıllarda dönemin padişahı Orhan Gazi yerine şehzadesi Gazi Süleyman Vakarlı aracılığıyla fetihten çabucak sonra yaptırılmıştır. İzmit Orhan Camimiz Selçuklu mimarisine makul şekilde yapılmıştır, tavanı meydan ve kubbesiz içerisi sade bir yapıda taş duvarlar ile kuşatılmış tıpkı bina olarak mensur edilmiştir. Yapıldığı tarihten 1843 tarihine büyüklüğünde seçme onarım kaydı bulunmazken, 1843 tarihinde dönemim padişahı Hükümdar Abdülmecid döneminde tarihi camimiz teferruatlı benzeri onarıma alınmıştır. Tamda bu dönemde dört sütunlu ahşap kubbemiz, hanımların namaz kılması için düşünülmüş hanımlar mahfili bölümü, hünkar mahfili bölümü ve sonuç ehil yeri bölümü diye bilinen bölümlerin topu camiye kazandırılmıştır. Camimiz geçmiş yapıldığı günden bugüne kadar halkımıza bakım vermeye devam etmiştir bu tam mukavim haddinden fazla yol onarım çalışması görmüş bu tamirat çalışmalarından sonuncusunda kısaca 5 sene önceki Vakıflar Umumi Müdürlüğü yoluyla işlenmiş ve şuan ki güzelliğine kavuşturulmuştur” dedi.

“Tığ, Hazreti Peygamberimizin hutbe okuma şeklinin devamıdır”

Kılıçla hutbe geleneğinin taşıdığı irfan değinen Yılmaz, “Orhan Camimizin aşina dört ismi elan vardır. Bunlardan ilki tabi kim Orhan Cami, düalist ismini yaptıran Gazi Süleyman Paşa olduğu amacıyla ondan alır yani Gazi Süleyman Rabıtalı Cami, üçüncüsü fethi sancak ettiği amacıyla Fetih Cami, dördüncüsü ve İzmit Halkının yer iyi bildiği şekilde Kılıçlı Cami ismiyle ünlü olmuştur. Kılıçlı Cami demişken kılıca değinmemek gayrimümkün tabii, bize sunma mail şehrimiz İstanbul Ayasofya Mefret Caminde olduğu kabil, camimizde da Cuma Namazı ve bayram hutbeleri kılıçla yapılmaktadır. Kılıç İslam’ı kaşkariko etmektedir, Hazreti Peygamberimizin hutbe kıraat şeklinin devamıdır. Ecdadımız benzeri yeri fetih ettikten sonra fethin sembolü olarak inşa etmiş oldukları camilerde bu geleneği bitmeme yol açmak kanalıyla hem dosta cesaret düşmana tırsmak hem da orada hutbeyi gerçekleştiren imamın söylediği herhangi bir sözün İslam namına söylenmiş sözler olduğunu vurgulamış oranın çıktı tıpkısı İslam beldesi olduğu vurgulanması şeklinde kılıçla hutbe okuma geleneği o günden bu güne devam etmiştir” diye niteleyerek konuştu.

“Camimizin çevresi bile özeldir”

Konuşmalarına bitmeme eden Yılmaz, “Camimizin hemen özlük değil çevresi bile özeldir camimizin içerisinde bulunduğu bu düz kermen surları içerisinde düzlük alır ve şehri en açık zaviye ile gören tepesidir. Zımnında yalnız cami değil caminin çevresi, manzarası, bahçesi ve haziresi bile apayrı benzeri öneme sahiptir. Caminin kıble istikametinde yoz ayrımsız haziresi bulunmaktadır. O hazire bile cami ile tıpkısı tarihte düz yazı edilmiş amma ne efsus kim bu günlere ulaşmamış olan Orhan Medresemiz de görev yapmış hocalarımız ve ailelerinden aynı kaçının kabirleri bulunmaktadır. Caminin bahçesinde ihtiyar bire bir çınar ağacı vardır kim nice tarihi günlere şehadet etmiş, yer akbaba haliyle amma yeryüzü ihtişamlı gayrimeskûn ile camimize komşuluk yapmaya bitmeme etmektedir” şeklinde konuştu.

“Buradan ağız ağıza tıpkısı Osmanlı havası alabiliyoruz”

Tarihi camiyi sarmak üzere İstanbul’dan sabahın erken saatlerinde yola sâdır İtalyan Arkelog Alessandra Ricci, “Benim bildiğim kadarıyla 14. yüzyıldan artan aynı cami ama takkadak bire bir cami değil burada henüz degaje bir karambol vardı. Anladığım kadarıyla üst tarafta restorasyon çalışmaları yaparken fakülte kalıntıları buldular. Nazik ihtimalle burada şişman kermen surları vardı. Bu mıntıka surları ve çeşmeleriyle varlıklı aynı bölgedir. Ufak ahşap evleri bahçeleriyle düşününce buradan ağız ağıza aynı Osmanlı havası alabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Share: