Yetişek-İş Mitingleri Samsun’da. Hamle Özbay: “Bize Pus Sallayan Vekillere ‘Öğretmene Inç Sallanmaz’ Sözünü Alanlarda Çınlatmak İçin Buradayız”

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Yetişek-İş sendikası Karadeniz şubeleri güzeşte akşam saatlerinde Samsun Itibar Anıtı önünde aynı araya geldi. Burdur’bile başlayan açıklamalarının dördüncüsünün yapıldığı Samsun’da eğitimciler, Muallimlik Patika Kanununa yönelik tepkilerini tekrarladılar. Eğitim İş Genel Başkanı Hamle Özbay, ” Zaman ‘Orada dur’ demek amacıyla, zaman kanun çıkarken da Meclis’te bize parmak sallayan vekillere ‘Öğretmene inç sallanmaz’ sözünü alanlarda çınlatmak amacıyla, yetişek emekçilerinin haklarının Saray’larda alçak sesle el pençe durarak değil, ongun sesle alanlarda ağlayarak alınacağını aynı arada durduğumuzda kazanacağımızı belirtmek için zaman buradayız” diyerek konuştu.

Karadeniz bölgesindeki Yetişek-İş sendikası yönetici ve üyeleri esbak akşam ezanı Samsun’da bire bir araya geldi. Açıklamaya Yetişek İş Genel Başkanı Etap Özbay, Umumi Finansal Sekreter Hüseyin Selçuk, Müttehit Kamu-İş Konfederasyonu MYK üyesi Uzun Beyazca, Ankara 3 Nolu Idarehane Başkanı Doğan Taşdelen, Eğitim-İş Umumi Gestalt Denetleme Kurulu Başkanı Suat Sadıç, ADD Samsun Ofis Başkanı Dr. Işık Özkefeli, CHP İl Başkanı Fatih Türkel ve çokça sayıda yurttaş katıldı.

“SARAYLARDA DEĞİL ALANLARDAYIZ”

Samsun Yetişek- İş Idarehane Başkanı Yanardağ Er,” 31 Ağustos’ta Burdur’dan başlayan, matbuat açıklamalarının dördüncüsünde İlkadım kenti Samsun’dayız. Öğretmenlik Meslek Kanunu mesleğimizin onuruna yaptığı saldırıyı kamuoyuyla sarılmak, bu kanunun tahrip edilmesi için, mücadelemizi almak amacıyla, saraylarda değil alanlardayız” dedi.

“HİÇBİR BASKI, TEHDİT BİZE GERİ ADIM ATTIRAMAYACAK”

Yetişek-İş sendikası Genel Başkanı Hamle Özbay, mesleğe topyekün ayrımsız atılım niteliğinde olan muallimlik patika kanununa cebin Yetişek-İş ordusunun başlattığı kısık eylemlilik sürecinin bugün dördüncü ayağı için Samsun’da olduklarını söyledi. Özbay’ın konuşması şöyle:

“Samsun kurutuluşa revan o yeryüzü kızıl genişlik koca İlkadımın atıldığı kentten bilcümle alay malay anlamayanlara, derk etmek istemeyenlere, tıpkısı öğün birlikte öğretmen sorumluluğuyla alanlarda ders vermek için zaman buradayız. Ülkemizin kurucusu ve başöğretmen Atatürk’ün sınıfında arkasında duracak ve gelecek nesillere emanet edecek kadar yücelttiği öğretmenlik mesleği 20 yıldır planlı dizgesel saygınlık geveze dozunun daha üstelik arttığını görmekteyiz. Bizler bu mücadeleye önceki geçmiş, Burdur’dan başladık. Burdur’un bir anlamı vardı. Sendikal anlamda tarihi önderimiz olarak, tanım ettiğimiz, Fakir Baykurt yıllar geçmiş gene iktidar elini kullanarak ağırlık yapanlara, emeğini sömürenlere, muallimlik mesleğinin itibarına saldıranlara, sarıklı ahali açmaz, yalvarmaz, dal eğmez, ders verir demişti. ‘Öğretmene hoyrat davranılmaz, öğretmene çekinmek duyulur’ demişti. Biz birlikte bu şiarla yola çıktık ve zaman dördüncü ayağı Samsun’dayız mücadelemizin. Buradan tıpkı el elan haykırıyoruz, bu mücadeleyi tıpkısı kararlılıkla inançla sürdürmeye devam edeceğiz. Tek tartı, tek tehdit, nereden gelirse gelsin, bize katiyen mücadelemizden anlayışsız aşama attıramayacak. Zaman öğretmenlik cumhuriyet altını tarihi süresince, eşi yepyeni aynı saldırıyla karşı karşıya 20 sene içerisinde refahımızı aldılar, mesleksel haklarımızı kırptılar, yaşanabilir aynı emeklilik hayalimizi bile çaldılar şimdi çıkardıkları muallimlik çığır kanunu ile itibarımızı dahi almak istiyorlar.

BİZE PUS SALLAYAN VEKİLLERE ‘ÖĞRETMENE PUS SALLANMAZ’ SÖZÜNÜ ALANLARDA ÇINLATMAK İÇİN,

Zaman ‘Orada dur’ geçmek üzere, bugün yasa çıkarken dahi Meclis’te bize inç sallayan vekillere ‘Öğretmene inç sallanmaz’ sözünü alanlarda çınlatmak amacıyla, eğitim bilimi emekçilerinin haklarının Saray’larda kırıcı sesle el el durarak değil, gür sesle alanlarda ağlayarak alınacağını benzeri arada durduğumuzda kazanacağımızı afişe etmek üzere bugün buradayız. Hepinizin bildiği kabil öğretmene Eğitim Bilimi-İş’in eğitimin bileşenlerine danışılmadan, sarayın dal odalarında lehtar sendikayla ve zaman iktidarı destekleyen STK görünümü altında örgütlenmiş birçok tarikat ve cemaatin aksiyon birliğinde, öğretmenlik patika kanunu adı verilen, neymiş aynı kanunla cebin karşıyayız. Bakın bu kanunun mecmu 12 maddeden oluşuyor. Yürürlükte atık maddeleri çıksanız geriye 3-4 husus kalıyor. Zaman esasen sordular, demiş kim cumhur reisi ve Milli Yetişek Bakanı, 60 almanak şiddetli. 60 yıllık şiddetli 20 yıldır iktidarsın yapabildiğin 12 konu, çoğu yürürlükte tallahi helal olsun. Ancak, size uygun. Biz bunun ayrımsız teneffüs ortada de hazırlardık. Yani 20 yıldır iktidarda olup da beşaret dedikleri kanunu hepiniz biliyorsunuz öğretmenleri ayrıştırmaktan, eğitimi ayrıştırmaktan, öteye gitmeyen, karalamadan öteye gitmeyen, kıytırık bir taslak niteliği taşıyan, tığ öğretmenlerin bir teneffüs arasında dahi hazırlayabileceği kadar çarpık çurpuk tıpkısı şeyi ancak, bu anlayışa yakışırdı diyorum.  Bu kanun; sözleşmeli, ücretli, fiilî diye niteleyerek ayrıştırılarak sömürülen öğretmenlerin, yeni unvanlarla ayrımsız defa daha ayrıştırılmasına ve okullardaki dirlik ortamının, faaliyet barışının bozulmasına defa açacaktır. Eskimemiş unvanlar, sadece öğretmenler beyninde değil veliler ve öğrenciler ortada birlikte protez rakiplik tohumları ekecektir. Velilerden çaktırmadan anahtar parası toplayan liyakatsizce atanmış heybet okulu yöneticileri amacıyla erdemli unvanlı öğretmenin sınıfına öğrenci yerleştirmek yıpranmamış tıpkı dirimlik kapısı olacaktır.

“KARİYER BASAMAKLARDAN BİRİSİNE BAŞÖĞRETMEN ADININ VERİLMESİ HADSİZLİK”

Bu süreç sadece, öğretmenlerin, bilcümle yurttaşların, kamu velilerimizi ve öğrencilerimizi yakından ilgilendiriyor. Çığır kanunundan çokça, aynı solunum aralığında hazırlanabilecek büyüklüğünde basitlikte olan, 12 maddeden ibaret bu zorlu, elden öğretmenliğe değil devlet tarihine dair birlikte hadsizlikler barındırmaktadır. Cumhuriyet kavramlarını domestik boş kullanarak içini boşaltmayı yöntem namına belleyen iktidar, bir taktik üzere bu kanunu bile vasıta etmiştir. Kanundaki kariyer basamaklarından birine Başmuallim adının verilmesi, tartışılmaz tıpkı hadsizliktir. Bu ülkenin biricik Başöğretmeni olduğunu, bizlerin O’nun sıfatını paylaşmayı değil, bize bıraktığı mirası korumayı yegane murat saydığımızı rüşvet edemeyen zihniyetin, alelade hesaplarının yansımasıdır. Buradan bir kez daha söylüyoruz bizim biricik başöğretmenimiz var çekmece Mustafa Kemal Atatürk’tür. Oysaki öğretmenlerin yeni unvanlara değil, yabanlık onuruna layık tıpkı ücretle çalışmaya, liyakatsizce atanan yöneticilerin mobbinglerinden ve keyfi soruşturmalarından kurtulmaya, Anayasal bire bir doğruluk olan garantili istihdama erişmeye, uydurulmuş kriterlere değil kıdeme bakarak sevap artışına öğrencilerimizin iktidarın sırtını sıvazladığı ehil ve tarikatların elinden kurtarmaya ihtiyacı vardır.”

“SİZ ÖĞRETMENİN MAFYADAN 10 BİN DOLAR ALDIĞINI GÖRDÜNÜZ MÜ?”

Bakın buradan tıpkısı el elan haykırıyoruz, bizim uzmanlık belgemiz diplomamızdır. Diploması olmayan ve yeterliliği olmayanlar biz ahkam kesemez. Bakın çarpışma meydanlarında bile öğretmenini önceleyen, temel cidal cehalete karşıdır diyen geleceğin mimarı olarak, öğretmenleri işaretleyen, sınıfta öğretmenin önüne geçmeyen ayakta muntazır başöğretmen, başkomutan ebedi cumhurbaşkanımızdan bugün öğretmene ‘plaçkacı’ sözü, dilinden dökülen cumhur reisi, sayın reisicumhur ve sizi alkışlayanlar, sizin adınıza biz utanıyoruz, biz utanıyoruz, biz utanıyoruz ve size buradan bire bir öğretmen dersi vermek istiyorum. Biz öğretmenler, sınıfa girdiğimizde, hiçbir öğrencimizi ayrıştırmayız. Tek öğrencimizin geçmişine, ailesine, diline, dinine, ırkına bakmayız. Sosyoekonomik durumuna bakmayız. Seçkin mektepli bizim için aynı değerdir. her bir öğrenciye, eşit adil ırgamak, ayrımsız insanca erdem ve bir sarıklı erdemidir. Bizde size, her intihap meydanından sonraları, çıktığınız o balkondan, haykırışınızı aynı kat daha hatırlatmak istiyoruz. Cumhurbaşkanı yani halk halkın başkanıdır. Halkınıza taşlama etmeyin. Öğretmenlerinize bu toplumun, geleceğin mimarlarına katiyen hakaret etmeyin. Zira öğretmenler unutmaz. Öğretmenler ibret sayar cumhurbaşkanım. Siz tek hoca gördünüz mü mafyadan 10 bin dolar düz? Siz tek hoca gördünüz mü metrukiyet davasından milyonlar kırışan? Siz tek öğretmen gördünüz mü ihaleye arabozanlık karıştırmış? Şayet plaçkacı arıyorsanız bence elan aklık bakın göreceksiniz. Zaman daha çok terbiye talim dönemi başladı. Öğretmenlerimiz alanlardaydı, okullarındaydı, gelişim yerlerindeydi. Bilcümle sorunlarına karşın, bu ülkenin geleceğine dair verdikleri sözleri vardı öğretmenlerin ve görevlerinin başındaydılar.

“KAT GÖSTERİCİMİZ BAŞÖĞRETMENİMİZİN ÖZ SAYGI ANITINDAYIZ”

Bugün kat göstericimiz, başöğretmenimizin, o ilk adımı attığı kentteyiz. Öz Saygı anıtındayız. Onurla taşıyoruz bize hep emanetlerini. Onurla üstelik savunmaya devam edeceğiz hep emanetlerini ve buradan o günün fideist ve kararlığıyla, bir defa daha ekliyoruz. Tığ mesleksel onurumuza mesleki itibarımıza, tığ bu ülkedeki, bütün insanların yurttaşların, emeğine alın terine ve cumhuriyetin aydınlanmasına, kararlılıkla eş çıkacağız. Hiçbir yıldırma, hiçbir takı, bize asla ansız hamle attıramayacak. Mücadelemizin yoğunluğunu arttırarak, önümüzdeki süreçte, üretimden gelen gücümüzü birlikte istimal kararlılığıyla, ders vermeye alanlarda ders vermeye, bitmeme edeceğiz. Bugün Samsun’daydık, çarşamba haset Diyarbakır’bile olacağız. 9 Eylül’birlikte da anlamayanlara, sezmek istemeyenler tıpkı dahi öz evimizin önünden anlatacağız. Bakanlığın önünde olacağız. Ücretli öğretmenlerin atanmayan öğretmenlerin, sözleşmeli öğretmenlerin, kısırlık sınırının altında ücrete mahküm edilmiş öğretmenlerin ve bilcümle eğitim emekçilerinin gözleriyle yüreğiyle bakacağız, o bakanın gözlerine. ve orada ayrımsız el henüz haykıracağız. Mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız. ve oradan başöğretmenimiz Mustafa Eksiksizlik Atatürk’e hep gelişigüzel korku duruşuna gideceğiz hep birlikte. ve tığ kararlılıkla bu mücadeleyi yürüteceğiz, hiçbir bastırık bize buradan mankafa aşama attıramaz.”



Share: